Düşünceler — X : İnsanlık

Osman Esad
5 min readMar 18, 2016

--

Bu yazı bir fikir sonrası gelişen düşüncelerimden oluşmaktadır. İyi okumalar.

Dostum Engin Saklı fikirleriyle her zaman atılımcı olmuş daha sonrasında bana paylaşmış ve ortaklaşa hareket etmemizi ya da fikir alış verişinde bulunmamızı düşünmüştür. Daha öncesinde de güzel fikirleri olmuş yine birlikte yapabileceklerimizi yapmış olup bir şekilde ara vermiş ya da duraklamış bulunmaktayız. Bir kaç gün önce yine güzel bir fikir ile karşıma gelen dostum, bu sefer gerçekten benimde ilgimi, dikkatimi çeken bir fikir sunmuştu. Şuan ki düşüncelerim şudur ki eğer bu fikir hayata geçerse bazı sosyal ağ platformlarının yavaş yavaş bitmesine sebep olabileceğini çekinmeden söyleyebilirim. Aklında ki fikir günümüz dünyasında pek örneği bulunmayan ya da rastlamadığımız türden bir fikirdi. Belki tam olarak karşılığı yoktu ancak bir şeyler ile benzetebiliyordunuz ki en yakın örneği diyebileceğimiz ama işlev olarak aralarında farklar bulunan Twitter. Rakip olarak gördüğümüz bir platform değil ancak fikrin işlevlerini düşününce aklınıza Twitter’ı anımsatıyor, daha kullanışlı ve daha işe yarar bir şey olduğunu düşünüyordunuz.

Günümüzde birçok sosyal ağ platformu bulunmakta. Bu platformlarda kısa mesajlar atabilir, resimler paylaşabilir ya da müzik dinleyebilirsiniz. Web tanımının güncellendiği şu zamanlarda sosyal iletişiminde farklı yolları türedi. 2000’ler de kurulan birçok sosyal ağ tabanlı site şuanda milyar dolar değerlere ulaşmış durumda. İnsanlar, “artık daha iyisi gelemez, bundan daha farklı ne olabilir?” gibi düşünceler içinde bulunsa da yeni platformlar türüyor kimisi tutuyor, kimisi tutmadan satılıyor ya da değer kaybediyor. Sosyal ağ denilince aklımıza denizde ki en büyük balık olan Facebook’un gelmemesi elde bile değil. Yaptığı yatırımlar ile gelişmekte olan diğer balıkları da yutarak gücüne güç katıyor. Büyük paralar dönüyor piyasada. Dünyada adını bilmediğiniz ama kendine haritada ülke diyebilen ve gelirleri 1–2 milyar doları geçmeyen devletlerin değerlerinden fazla değerlere uygulamalar satın alınıyor ve çok daha fazla değerlere ulaşabiliyorlar. Bunun en büyük örnekleri Instagram ve Whatsapp olmuştur. Bu iki şirketi satın alan tabi ki de denizde ki en büyük balık Facebook. Sadece kendine sosyal alanda pay katmıyor aynı zamanda bilgi ve güç de elde ediyor. Bu gücünü sosyal ağın dışında, bilime ve teknolojiye de yatırım yaparak geliştiriyor. Peki, bu balık denizde tek miydi? Elbette hayır. Facebook’un başarısı ve internet dünyasında yarattığı çılgınlık diğer balıklarında dikkatini çekmiş ve bu işe büyük oyuncuları da dahil etmişti. Kendi sosyal ağlarını kurmaya çalışan en yakın örnek olarak Google verilebilir. Google+ bir başarı sayılmaz ancak Google’ın bu denizde yer almak istemesi çok normal. Microsoft’tan da böyle bir atak beklenildi Apple’dan da ancak Facebook kadar başarılı oldukları söylenemez. Farklı platformlarda sosyal ağın sadece mesajlaşmak ya da arkadaşlık kurmanın dışında farklı yolları da var. Buna en büyük örnek Twitter diyebiliriz. Twitter tam olarak Facebook değil. Amacı insanları birbirine bağlamak da değil. 140 karakter. Evet, insan düşüncelerini 140 karaktere sığdıran, bana göre geleceğe dair hiç bir işe yaramayan ve özgürlüğü savunduğu halde özgürlüğü kısıtladığını yeni yeni farkına varan Twitter’ın da günümüzde suyu kaynıyor. Twitter için başlangıçta her şey çok sade ve çok daha anlamlı iken şuan işler çok daha farklı noktalara gelmiş durumda.

Dünyamız hızla değişiyor ve insanlar sürekli yenilik ister hale gelmiş kullandıkları her şeyden en fazla 6 ay içerisinde sıkılır olmuş ve daha iyisi, daha iyisi gibi bir çılgınlığın başını çekiyorlar. Dünyayı yöneten insanlar ya da devletler boş durmuyor. Savaşlar olmuyor diyoruz ancak her gün binlerce insan ölüyor. Soğuk savaş ya da sıcak savaş, siber savaş ya da ne isim verirseniz verin, olan onca şey insanlığa, teknolojiye kesinlikle yansıyor ve bu yansıma sürekli yeni gelişmelere neden oluyor. Eskiden yazılı medya yeterliydi daha sonra sesli sonrasında görüntülü medya. Bunu da aştık ve artık olayları o kadar hızlı öğrenmek istiyorduk ki her şeyi en doğru ve en hızlı şekilde tüketip bitirmek artık insanoğlu için sıradan bir noktaya geldi. Bunun yansımaları insanlık tarihinde birçok isyana, iç savaşa, ayrılıklara ve göçlere neden oldu. Ben işin internet dünyasına yansıyan kısmına değinmek istiyorum.

İnsanlığın duygularının, ihtiyaçlarının değiştiği günümüzde internet dünyası ve teknoloji çok farklı noktalara geldi ve gelecekte artık neler olabilir gibi tahminler uçan arabaların dışına çıktı. Şu anda sosyal medyada canlı yayınlara herkesin erişebildiği gibi sırandan bir insan, elinde ki akıllı telefon ile anında bir olayı canlı yayın ile binlerce insana ulaştırabiliyor. Görüntü teknolojisi o kadar gelişti ki daha birini yaşayamadan artık bir üst seviyeleri düşünür ve tasarlar olduk 4K artık bir seviye değil 6,8K ve daha üstü şimdiden konuşulur ve hazırlanır halde. İnternet hızlarımız o kadar arttı ki(tabi ülkemiz için değil) dünyada artık saniyelerde terabaytlar aktarabilen internet alt yapılarından bahseder olduk. Sanal gerçeklik dünyası denen şey türedi görüntüleri gözlerimizin önüne seren bu VR(Virtual Reality) teknolojisi gelişme aşamasında olsa da bir damlanın değdiği denizde dalgalar çok uzaklara ulaştı. Bir firma iken birçok firma oldu. En iyisi bu dediğimiz ürün 2 ay sonra çöp oldu. Dünya üzerinde gelişmeler yaşanırken uzayı da es geçmedik. Artık devletler değil şirketler uzay yarışına dahil oldu. Bir devlet kendi içinde ki şirketler ile yarışır oldu. Milyar dolarlık projeler ile uzay yarışı başka noktalara geldi. En büyük örneği Space X, sadece o değil Virgin Galactic, Amazon’un sahip olduğu Blue Orgin. Bu şirketler 2030’lar da Mars’a insanlı yolculuklardan bahseder oldular. Bilim dünyası o kadar gelişti ki her yıl yeni hastalık taşıyan virüsler türüyor ve arından çözümleri keşfediliyor ama uygulanmıyor. Kansere çare bulduk diyoruz ama ardından gelişmek için zamana ihtiyaç var deyip ölümleri seyrediyoruz.

Zamanı o kadar çok hızlı tüketir hala geldik ki artık bir zamanlar büyük üzüntüler ile karşıladığımız ya da büyük sevinçler yaşadığımız olaylara karşı sesiz kalır hale geldik. 2 dakika da duygulanıp daha sonra hiç bir şey olmamış gibi hayata devam ediyoruz. Bazen 140 karaktere sığdıramadığımız şeyler oluyor, onunda yolunu bulup #hastag dediğimiz zımbırtı ile milyonlarca insanı tek bir başlık altında toplayabiliyoruz. Ölmeyeni bir gecede öldürüp ertesi gün hata yapmışız, yanlış bilgiymiş deyip geçiyoruz. İnsanlara yaşattığımız duyguları önemsemiyoruz. Hemen bir canlı yayın açıp eğlencemize bakıyoruz. Kaçıyor muyuz yaşananlardan? Bunca gelişme, hız, bizi bozmuş muydu? Her an her şeye erişmek hemen oldubittiye getirmek?

Artık bir işe girip çalışmak ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldi. Üniversite okumak yeterli gelmiyor. Sizden tecrübe, deneyim istiyorlar. Başarı istiyorlar. İnsanları kandırmanızı istiyorlar. Kendinizi kandırmanızı. İhtiyacınız olmayan şeylere ihtiyacınız olduğunu, yapamadığınız şeyleri yaptırmaya çalışıyorlar. Artık 10’lar 100’ler değil binleri konuşur olduk. Peki, geleceğe ne bırakacağız? Yetiştirdiklerimize ne bırakmayı planlıyoruz? Altı ayda değişen teknolojiyi mi? İşte dostlar gelişime ayak uydurmak insanları gittikçe kaybetmemize neden oldu. Daha fazlasını istedik daha iyi yaşamak daha iyi yerlere gelmek. Hepimizin bu hayatta bir amacı var ve bu amaca ulaşmak için yapmamız gerekenleri yapıyoruz. Kimse kimseyi suçlamasın. Gelişime ayak uydurmak için bizimde bu denizde bir paya sahip olmamız gerekiyor. Sistemler bize bunu dayatıyor. Eşit olamıyoruz. Geleceğin neler getireceğini bilemediğimiz için çalışmak ve fikirler üretmek zorunda kalıyoruz. Çok ütopik şeyler düşünebilir olduk. Şimdi çocuğunuz ile yaşadığınız hayat siz öldükten sonra onun için farklı olabilir. Ona daha iyi bir yer hazırlamak istiyorsak bizimde fikirlerimiz amaçlarımız ve payımız olmalı. İşte gelişen şu dünyada bizimde bir fikrimiz var ve bu fikir geleceğe neslimizi taşıyabilir.

Fikrimiz. Hızla akan bir günde her yere yetişmeye çalışan size kolaylık sağlamak. Bilginin peşinden koşmanızı durdurmak istiyoruz. Sayfalarda kaybolup gitmeniz yerine her şeyin bir noktada toplandığı bir kaynak oluşturmak istiyoruz. Takip ettiğiniz haberi, canlı yayını, eğlenceyi, tv programını, futbol maçını sana tek bir noktadan sunmayı amaçlıyoruz. En başta bahsettiğim gibi bu proje gerçekleştiği taktirde, düşüncelerinizi 140 karaktere sığdırdığınız, tanımadığınız insanlar ile arkadaş olduğunuz platformlarda dolaşmanıza gerek kalmayacak. Şunu da düşünemeden edemiyorum. Ya bir gün büyük balık bizi de yutarsa? O zaman ne değişecek. Bu yazdıklarımın ne anlamı kalacak. Her şey yeniden eskisine mi dönecek? Bizde o kaybolup giden milyar dolarlar mı olacağız? 2 dakikalık duyguların yerine mi geçeceğiz? İlerde neler olacak bilemiyorum ama şuan bu fikirler gerçekleşmez ise o denizde yüzemeden kaybolup bir kıyıya vurup gideceğiz. Hayat bizi yutacak. Sıradan hayatımıza devam edeceğiz. Duygular biz olacağız, kaybolanlar, savaşanlar, yer değiştirenler, canlı yayındakiler biz olacağız. Büyük balığın içinde!

Not: Bu yazı için düşündüğüm ilk başlık “Yeni Proje Yeni Fikir” ‘idi. Ancak yazının içeriğinde ‘insanlık’ ağır bastığı için değiştirmek istedim.

Engin Saklı, Grizmoo Blog

--

--

No responses yet