Düşünceler — XV : Rakamlara İnanmak

Osman Esad
4 min readMay 2, 2017

Rakam ile sayı arasında ki fark benim “ki” yi bazen ayrı bazen bitişik yazmam kadar kurallı ve kuralsız bir durum bizim insanımız için. Ki bizim insanımız derken bile “hangi insanımz lan bunlar bizden mi bahsediyon genelden mi?” gibi sorularla yaklaşanlar için bu rakamlar önem arz edebilir.

Girişi yazdığıma göre gerisi geliyor. Rakam ile sayı arasında ki fark.(Google ile arıyoruz burayı hemen) İşte öyle bir farkmış. Bazı rakamlara olan takıntılarımızdan, inançlarımızdan ve dalaverelerden bahsedelim.

Aklımda bişeyler vardı aslında. Kendimden başlamak gerekirse, inanmak istemediğim yada saçma gelsede bazen benimde yaptığım bir durum ki genel de yapar bunu bir uğurlu rakamın olduğunu savunmak, benimsemek ve kabullenmek. Uğrulu rakam nasıl oldu da uğurlu oldu senin için, ne yaptı duanı kabul mü etti, tutan biletin ilk rakamı mı oldu, ilk görüşte şey olduğun tarhi mi senin, ne yani ne?

Bazı sayılar diyelim. Derler ki bu yıl benim için verimli geçmeyecek. Neden efendim? Bu yıl çift sayı ile bitiyorda ondan, ben ne zaman çift sayılı bir yılda bir işe başlasam patlak verir, sorun çıkar, hayatım kötü gider, şans benden yana olmaz, derler. Tabi aynısı tek sayı içinde geçerli.

Birde şu vardı hatırlayan vardır elbet, 4 8 15 16 23 42. Bu rakam ve sayılarla az loto oynamadı millet.

Tarihte bazı özel rakamlar ve sayılar mevcut. (Yeter sıkıldım ayırmaktan, bu satırdan sonra rakamlar deyip geçicem.) Özel rakamlar diyorduk. Aklıma ilk gelen fibonaci serisi 0 1 1 2 3 5 8 13 21 34. Bazısının aklına pi de gelebilir, kiminin aklına ay sonuda gelirya çaktırmazlar, böyle beyin altı şeytan gibi. 28 den bahsediyorum. Hani şu şubat dalaveresi. Yok efendim fazla dakka fazla saniye, işte onun kralı bunun babası ekle babam ekle.(Mehşerin dört atlısı, üç silahşör, dört element vb.)

13, Bak bunuda unutmayalım. Geçenlerde bir yerde okudum. Aklımda kalanlar şunlardı. Bir masada 12 kişi var ve gelen 13. bir kişi daha var masadan kalkacak ilk kişi ölüyormuymuş neymiş. Akla hemen benim isa nın son akşam yemeği geliyor. 13 havariydi galiba. Acep aralarından kalkan ilk isa mıydı dersiniz? 13'ün farklı farklı yaklaşımları var tabi. Uğursuz olmasına sebep biçilmiş cadı avı dalaveresi, şovalye katliamları, kara kedi bununla alakalı mıydı çıkaramadım? Ama var yani bi uğursuzluğu diyorlar.

Bir de anlamsızca bir rakamdan medet ummak yada kendisi için kader biçenler var. “Beniiim tcemde sıra noom 128”, “-Eeee” “Ben kolumu kırmıştım, hastanede kaldığım odanın numarasıda 128 di”, “-Yoğğğ a…..”. Yalnız benim harbiden öyle yani verdiğim rakam sallama değildir. Şimdi gelde kadere bağlama. İşte formasına doğduğu ili yazdıranlar, plakalar, dövmeler felan filan. Yazar da durursun oraya buraya.

Telefon numaraları. Yeni hat alırken illa bir ardaşık gelemsine bir doğum tarihi tutturmacalar, ne bileyim işte malazgirt in fethi, istanbulun fethi gibi gibi özel değerliymiş gibi rakamlar belirlemek. Bak bunuda yapmadım değil. Zaten buralara ben bişey yapmasam yada düşünmesem yazmıyorum.

Evrene, rakamlarımıza o kadar çok inandığımızı hisettirmeye çalışırız ki o hafta loto kesin bana çıkacak ya, başka birine değil yani o hafta bende. Artık bütün iddalara oynarsın, sayısal, süper, on, at. Lan o kadar oynayacağın parayı kenara koysan evrene gerek kalmaz olurdun zaten bişeyler, neyin kafasını yapıyon. Zaten evren de o hafata çok güzel cevap verir ve senin seçilmiş kişi değilde başka bişey olduğunu sana der. Sende kalırsın m… gibi.

Doğum günlerimiz, doğduğumuz aylar ve bağlanan burçlar, havacı, sucu, bükücü, üfürücü dalavereleri, hepside bu rakamlardan türer. Aslında nerede gizem arasak, bir umut, bir hayal, bir gerçek, işin içinde kesin bir yerde rakamlara denk geliriz. İşte 5dk daha erken çıksam o otobüs bana girecekti. İşte 16:30 uçağına ben binseydim şöyle olurudu, programın 138. satırında şu hatayı almasan o sitenini a… bel… , 2 lira daha fazla versem simit alırdım gibi uzar gider bu mevzu.

Nereye geleceğim bu rakamlar ile, ben geçen aralarda bu rakamlara taktım. Harbi den böyle inanamalar felan oldu. Ama sonrasında düşündüm ki bizi unutup giden yada var olduğuna inandığımız şeyler aslında bence yok. Boşuna mucize aramaya da gerek yok. İşin içinde hile de yok beyler, neyse o. Hayatlarımız o kadar iyi yada o kadar kötü gidiyor ki bir şeylere bağlar olduk. Çalışmayı-çalışmamayı yapılması gerekenleri yapmayı-yapmamayı bırakıp inançlarla ilerler bir hale geldik. Lan yok işte yok. Sabah kalkarsan işe gidersin, okula gidersin, kalkmazsan gidemezsin, sınava da gidemezsin sınavda kalırsın işten de çıkarsın, döngü döngü döngü. Denemeden bilemezsin, Hoca, ya tutarsa demiş. Demişte bunu inanmaya bağlama. İşte 7 tur atmazsan böyle olur. Şu tarihle bu tarihte yapmazsan kabul olmaz, şu gece hatırı sayılır, bu gün şu gün. Neye göre kime göre. Bazen öyle tartışamalar öyle saçmalıklar oluyor ki soğuyorsun. Gerçek veya sahte, doğru veya yanlış, inan yada inanama. İnanmayana karışma. Bak çok sinir olduğum şeyler aklıma geliyor. Adamın elinde kitap, tamir olacak mış, ama elime vermiyor neden? Beyfendinin egosu inanacı gelmiş de benimkini sorgulyor yok sen şimdi şey misin değilsen tutma. Lan s…. g….

Yüzüncü yıl dünya dalavereleri, beş köşeden, dokuza, yedi kişiden altıncısına, otuzüçünücü dercen tek bir kişiye. Rakamlar ve sayılar. Teori diyorki. Evrende bir milyarın onda biri kadar yaşam varsa, bu onda birin birinde de dünya var diyelim, o zaman o onda biri düşünsene. Hani nerede bu onda bir?Nerede tanrılar, tanrı?. “Tek gerçek matematiktir” yada bunu destekleyen rakamlardır diyebilir miyiz? Gerçekten gerçek olan nedir?

--

--