Sandık
Zaman bir sandık.
Boşuna zamanı geçmişler için üzülme. Kötü günlerin geçtiğini görmek için yaşamalısın.
Bir akşam, bir kapanış.
Sandık.
Her şeyi, şu anı, kapatıp gidebilirim.
Yazamıyorum, uyuyamıyorum. Çalışıyorum. Gidiyorum ve geliyorum. İyi olduğunu düşündüğüm şeyleri bir türlü iyi olarak göremiyorum. Hep daha fazlası. Daha.
Nereye kadar?
Hiç bir zaman, hiçbir konuda, yararlı, başarılı bir şeyler yapamayacağım.
Uyumak istemiyorum.
Sen gelmeyeli. Kaç kez çıktı ay, indi. Uzakta şimdi. Sarardı yaprak, kurudu dal seni görmeyeli. Uzaktasın şimdi. Kaç kez geldi güz, geçti sen olmayalı. Burada şimdi. Kızardı yaprak, kırıldı dal senle dolmayalı. Buradasın şimdi.
Orada mısın, serin ve sessiz kollarında denizin. Özgür dünyanda.
Kararsız mısın? Korkuyor musun? İstemiyor musun? Diye sordum, sende hepsine…
Bir söz varya, bizi biz yapan eylemlerimizdir. Buna benzer bir kaç cümle daha. Eylemler sözlerden daha etkilidir gibi dalavereler. İşte ben onun örneğiyim.
Konuşma, yazma, hatırlama. Hayır hatırlıyorum hemde çok. Çok zordu bazen. Ama konuşmadım, yazmadım, hatırlama…
Sustuğunuzda neler oluyor ki? Ne oluyor etrafımda, sanki bir anda ortam karanlık bir hal alıyor ve gittikçe uzaklaşan seslere dönüşüyor anlar. Anılara.
Hiç olmak. Hiç bir şey yapmamış olmak. İyi bir söz, belki bir tebessüm bile etmemek. Bu kadar mı tepki çekiyor. Çok mu kapıldık.
Zaten yoktum, var oldum bir anlığına, anılarına dahil oldum ve yeniden yok oldum.
Neyim ben? Hiç. O zaman neden bu eylemler ve tepkiler.
Kötü ne yaptım ki? Ne yaptın ki? Abartma bu kadar kendini, kendimi.
Hiç bir şey yapmadın. Yapmadım. Ama bekledim. Bekledik belkide. Bu bizi ne yapar?
Ne yaşıyorsun? Kafanda mı yaşıyorsun?
Zaman. Hiçbirşey yapmasak da, olduğumuz yerde de dursak, zaman yanımızda, bizimle, etrafımızı sarmış, akıyor. O bir şeyler yapıyor.
Geçti gitti. Bazılarımız yanımızda kaldı. Bazılarımız kapılıp gitti. Geçti köprünün altından çok sular.
Yolumdayım, yoldasın, devam etmeliyiz. Söz.
Üzgünüm. Hayır değilsin.
-Kayıp mı oldun?
-Hayır, birine bakıyordum, beklicem.
-Bekleyenlerin başına güzel şeyler gelir derler.
-Ama acelesi olanlar geride birşeyler bırakır.
Dilim bu, düşüncelerim, eylemlerim bunlar. Ben bu olmuşum. Ne kadar değişim için mücadele etsemde daha da kötü oluyorum belkide. Her evrede, dönemde belki daha iyi ama bir o kadar kayıp. Kayıp mı veriyorum? Diyorum ki ben bu olduğum için benim. Beni ben yapan eylemler bunlar. Başkasını yapsaydım ben olmazdım ki. Benim şeklim, hatlarım, karakterim.
Yaptığın şeyleri anlayan insanları kendinden uzaklaştırma. Bir gün ihtiyacın olabilir.
Bu normal değil.
Ne ki normal olan? Neden, böylesi olamaz mı? Biraz çizginin dışında, belkide çok içinde, bastıra bastıra iz bırakarak belkide.
Ne diyorsun sen? Bilmiyorum. Bilemiyorum.
İlerliyorum, öğreniyorum, belkide hiç.
Hiç bir şey duymak, görmek, hatırlamak istemiyorum, uzak dur benden, hatırlama beni, hatırlatma kendini. Yoksun. Hiç olmadı ki, hiç olmadık ki.
Yaptıklarımız, bize yapılanlar, birbirimize yaptıklarımız, yaşattıklarımız.
İçine hapsettiğimiz, zamanı içine hapsettiğimiz, unutmak için, yaşamamış gibi, hiç olmamış gibi.
Zamanı bir sandığa kapattım.
Esenlikle kalın.