Tek Gerçek
Neden intihar ederiz?
Her şey yolunda gidiyor değil mi bizi öyle görüyorlar çünkü öyle görünmesini isteriz, aslında gerçekten iyi olmasını istiyoruz.
Ama neden durdurk yere, yani başkalarına göre öyle durduk yere intihar ediyoruz. Çünkü bizim için durduk yere değil.
Planlıyoruz. Geleceğimizi, yarını, saatleri ileriyi planlıyoruz. Düşünüyoruz. Her haraketi her davranışı, sözü. Yazdıklarımızı bile bazen bir kaç defa düşünüyoruz.
İntiharımız planlı ama bunu kendimize bile hatırlatmıyoruz. Bilmiyormuş gibi yapıyoruz. Ama kararını çoktan vermiş oluyoruz. Verdik. Planlandı ve unuttuk ta ki zamanı gelene kadar. O gün geldiğinde planladıklarımız istediğimiz gibi değilse son veriyoruz. Vereceğiz.
Buna neden pek çok şey olabiliyor ya da hiç bir şey. Her şey. Çok düşünmek, okumak, yazmak görmek ya da görmemek yaşamamak. Öğrenemediklerimiz, keşfedemediklerimiz, okuyamadıklarımız, yazamadıklarımız, sevemediğmiz pek çok şey. Anlamadığımız ve bizi anlamayan her şeye karşı olabilir bu plan ve neden.
Kararı verdiğimizde artık bu amaç için yaşıyoruz ama unutuyoruz. Korkuyoruz, o günün yavaş yavaş yaklaştığını biliyoruz ama yinede bir umut, bizi o karardan vaz geçirecek nedenleri başarabilmeyi umut ediyoruz. Başardığımız takdirde pas geçip yola devam edeceğiz. Hayatımızın bağlı olduğu o amaç gerçekleştiğinde artık başka bir amaç için yaşamaya karar vereceğiz. O amaç için planlayacağız, düşüneceğiz, yazacağız, her günü her saati.
Zayıflık. Acizlik mi bu? Hayattan vaz geçmek mi? Amatörlük? Ne dersen de ama umrumuzda değil. Başkalarının hayatları, senin sözlerin, başarıların, aşkların, sevgilerin, öğütlerinin hiç bir anlamı yok. Yaşadığımızı biliyoruz ve neler yaşayabileceğimizi. Şimdi son vereceğimizi söylemiyoruz. O gün geldiğinde, orada o zaman hayattaki amacımız ve bizi bir sonraki noktaya atacak olan o nokta gerçekleştiği takdirde bizde seveceğiz, aşık olacağız, başaracağız ve öğütler verceğiz. Peki neden şimdi değil?
Korku. Korku katilidir aklın, unuttun mu? İşte o yüzden bir plan var. Bir zaman. O güne kadar hayat, bizim için de olduğu gibi akacak, yapmak istediklerimizi yapacak, başarabildiğimiz yere kadar gidecek ve seveceğiz. O gün ise ne olursa olsun, korksak bile o adım o karar verilecek ve son. Tek gerçeğin ölüm olduğunu bildiğimiz ve inandığımız için son.
Saçmalamayı kes. Hayat çok güzel. Seni seven insanlar, yaptıkların, çevren ve yapacakların var. Evet, her şey belkide oradan baktığında öyle değil mi? Kim için varız? Aile, arkadaşlar, iş, başarılar? Ne yani ne? Etrafımızda bu saydıklarımız, peki bunun neresindeyiz? Tam karşısında, ortasında ve onlar çevremizde. Peki ben, biz ne istiyoruz? Onlar daha mutlu olsun diye mi vardım ben? Ne için vardım?
Her şey yolunda olabilir. Sevdiklerimiz olabilir, ailemiz olabilir, iyi bir iş olabilir, para olabilir, kitaplar, sanat. Her şey ama bir şey, bizim için yoksa o şey, işte hayata bizi bağlayacak olan o şey yoksa bir anlamı da yok. Bunu dile getiremem. Bu bir amaç ve bu amaca etki edecek herkes, gerçekten gerçekleşmeyecek durumlar için mücadele ettiği takdirde yalan olacak ve daha erken son vereceğiz. Her şey yolunda gitmeli olabildiğince yolunda.
Yolumda olmalıyım. Devam etmeliyim. O noktaya kadar unutumalı ve devam etmeliyim. O gün o saat geldiğinde orada değilse amaç, her şeyin sonuna geldik demektir.
Peki ya o günden sonra gelecekse o amaç? Ya biraz daha devam etseydikte daha güzeliyle karşılaşsaydık. Nereden biliyorduk da o gün gelene kadar olmayanın o günden sonra da olmayacağını? Bilemeyiz değil mi? Bilmiyoruz. Ne olacağını, öncesini ve sonrasını. “What’s happened, happened”. Olanlar olmuştur. Tek bildiğimiz şey o gün son verirsek, her şeyin sonunu, sonrasının da sonunu, ihtimallerin, günlerin, planların, saatlarin de sonunu getireceğimiz.
İntihar nedir? O kadar olumsuzluk veriyorki kelime. Söylemesi bile bizi düşündürüyor, korkutuyor.
İnanç. Ne inancı? Kesin saçmalamayı. Bahanelerin birini daha eklemeyin. Sana cennet bana cehennem. Gerçekten mi?
“Cehennem, insanın yüreğinde seviginin bittiği yerdir.” Dostoyevski. Si… Lan…
Çok yanlış düşünüyorsun, çok zayıfsın, doktora görün, konuş, piskolağa git, zırvalar zırvalar… Ne diyorum ben. Ne söylerseniz söyleyin, ne olursa olsun, ne yaparsanız yapın bu işin ne olduğunu neler olabileceğini yaptığımız şeyin ne olduğunu zaten biliyoruz ve farkındayız.
Bu hayatta herkese yaşatabileceğimiz ve başarabileceğimiz tek gerçeğin ne olduğunuda biliyoruz ve son veriyoruz. Vereceğiz. O güne kadar hiç biriniz bilmeyecek, anlamaycak, fark edemeyecek birden bire bitmiş olacak.
Peki neden şimdi bunlardan bahsediyorum?
Esenlikle kalın.