Tavsiyeler — III : Büyükada Büyük Kazık

Osman Esad
3 min readJun 30, 2017

--

Fazla uzatmadan Büyükada hakkındaki bir kaç düşüncemi paylaşmak istiyorum. İstanbul gibi güzel bir şehrin birde adaları var. Bu adalara Beşiktaş, Eminönü gibi iskelelerden gidebiliyorsunuz. Büyükadaya kadar gidiş süresi motornuz eğer öküzle çekliyorsa 1 saatten fazla sürebilir ama ortlama 59dk diyebiliriz.

Adalar kimi istanbullu için uzakta görünen bir silüet, kimisi için bir macera kimisi bilmiyor bile..Hatta arap tayfası bir kaç yıldır ülkemizde feth etmedikleri yer kalmamışken bir de adalar onlardan sorulur olmuş. Tabelaların leşliği oralara da yansımış denilebilir. Neyse dediğim gibi bir adalar var istanbulda. Ben büyük olana gittim.

Gitmeden önce amacım sadece bisiklet sürmekti. Yani nerede ne yapılır nasıl gezilir hiç bir bilgim yoktu. İnternettede çok araştırmadım açıkçası. Oraya vardığımda bir kaç app ile adarın gezilecek yerleri nereler olur diyerekten sorgulattım ama saolsun ülkemizde turizm turizm diye bağıran bakanların dışında yerelleştirme ve tanıtma adına pek kaynak yok.

Adaya gitmek için bindiğim öküzle çekilen botta, türkten çok dilini anlamadığım insanlar vardı. Yani gerçekten bazen ingilizce duymak istiyorsunuz, türkçeyi geçtim ingilizce lan ingilizce. Yok arkadaş arapça desem değil. Kürtçe desem o hiç değil nece konuşur bu arap diye bir kümeye topladığımız ama hangi millet ve ırka mensup oludğunu geçiştirdiğimiz insanlar, istanbulu katleder oldular.

Sabır selamet ada göründü. Arkadaşım adanın çok kalabalık olacağını söylemişti. O, daha önce gelmiş. Adaya bir indim ki, şaşrıdım. Yani ne göreceğimi düşünmedim ama insanın kafasında internette pazarlanan orman,köşk ve güzel at arabalarının olduğu sokaklarının sakin boş ve temiz görmeyi beklediğim adalar değildi. İskele nere, yol nereye gidiyor, insanlar koyun gibi birilerini takip ediyor, tükkanlar da ne var, adı ne, bir curcuna bir karmaşa bir kirlilik.

Ne için gelmiştiniz adalara bir düşünüyorsunuz. Yani ne yapıcam ben burada. İnsanlar direk bir yön tuturup ya istemsizce leş gibi yemek satmaya çalışan pazarlamacıların ağına düşüyor, yada sağda solda kültür adı altında dünyanın her yerinde bulabileceiğiniz aldıktan 5dk sonra hevsinin kalınmadığı size kazık gibi giren fiyatlara satılan süs eşyaları ve bisikletçiler. Ha bir de acınası at arabaları.

Burada yazarken konuyu toparlayamıyorum. Aklıma geldikçe kötü yönlerini sizlere belirtmek istiyorum ki gitmeden büyük hayaller kurmayın. Neyse bizde koyun gibi bir süreye takılıp, meydan denilebilecek bir yerde bisiklet bulalım dedik. Ama öncesinde bir şeyler yemeliydik çünkü bizde aç gelmiştik yada istemsizce aç olmamız ve yemek yememiz gerekiyordu hissi oldu. Neyse, aslında karadenizli birinin işletiği ama beklediğinizin aksine dönercilik yapan bir köşe başı büfede, sakin buldğumuz bir sokakta oturuduk ve birşey yemeye çalıştık. Yerken kendinizi tuaf hissediyorsunuz. İnsanlar etraaftan geçiyor, işletmeci avını bekleyen bir şeymiş gibi kendini pazarlıyor, bizde kurbanları, yemek yiyoruz. Onun için o günü geçiren sıradan bir kaç yüzüncü kişileriz sadece. Ne samimiyet ne esnaf sıcaklığı nede ilgi yok.

Bisiklet kiraladık ve adanın bir yolu var ki bütün insanlar ve o sokları güzelim evlerin önelerini pislik kokoutan zavallı atların çektiği at arabalarının trafiğinin işlediği bir cadde işte, ordan aldık yolu. Yine bir amaç yok. Elimizde makine belki foto çekeceğiz. Kendinize bir amaç belirlemeniz gerekiyor zira yapacak hiç bir şey yok. Gezilecek tarihi bir yönü kalmamış, akılda kalanlar at pislikleri, at kokusu, at arabaları, hunharca kalabalık ve düzenden yoksun sokaklar.

Adayı bir kaç saatlik bisiklet turu ve fotolar ile sonlandırdık. Sona doğru vapuru beklerken bir yerde bir şey içelim, öyle gidelim dedik. Giderseniz, indikten sonra sol tarafta 100m kadar ilerleyince kendidine balık rest. denilen ama ne olduğu anlaşılmayan, menülerini sundukları sararmış balık resimleri ile anladığınız mekanları biraz geçtikten sonra size kazık sokmayı bekleyen alköllü içecek satıyoruz adı altında yerli yada truist fark etmez, öncesinden fiyatlar neler demedisyseniz, millete kazık sokmaya hazır olan bir yerde 3bira 1çerez dedikleri şeye …tl verip mal gibi kaldığımız mekandan da ayrıldıktan sonra yine aynı öküzle çekilen bota bitip istanbula geri döndük.

Ada anılarım bunlar. Yani ne güzelliği var anlatıklarımın? Bence yok. Değerler kaybolmuş. Yada hiç yenilenmemiş ki. 1950 de neyse o. Gelen sömürmüş çıkmış gitmiş. Gelen tükkanı açmış, tuttu yada tutmadı bırakıp gitmiş. Lan adalarda istikbalin ne işi var amk. İşte varmış, açmış kapamış. Arkadaşım adalarda Starbucks da var demişti. Gitiğimizde yerine çakması bir mekanın inşatı ile karşılaştık. Konsept aynı, logo aynı, renk aynı ama işte kazık mı sokucak yoksa kahve mi bilinmez.

Evet, bu yazıdan sonra adalara gitmenizi tavisye ediyor muyum? Arkadaşlarınız varsa ama samimi olduğunuz insanlar yani öyle üç beş haftalık değil. Yani yediğiniz kazığa destek atabilecek birileri ile sırf bisiklet sürmek için gidebilirsiniz. Onun dışında zaman kaybı, değmez. Ticaret haneye dönen bir yer olmuş çıkmış, başka hiç bir değeri yok.

--

--