Tepsi
Bir olmak için.
Bir arkadaşım zamanında insanların sevme, kabul etme, benimseme gibi yani alma kapasiteleri hakkında bir örnek üzerinden yorumda bulunmuştu.
Tepsi. Şimdi diyelim ki önümüzdeki bu tepsi o insan. İnsanların kapasiteside bu tepsi ve sınırları. Ne kapasitesi peki? Ne için olsun bu kapasite? Sevmek.
Senin bu insana verebileceğin sevgi, kapasitesinin neresinde? Tepsiden fazlasını vermek bir işe yaramayacak çünkü kapasite belli. Ne yaparsan yap, ne kadar iyi olursan ol dahası bir anlam ifade etmeyecek o insan için.
Peki ben tepsiyi doldurabiliyor muyum? Belki sınırlarında bile değilim. Daha azıysam. Ya da dediğin gibi benim tepsimle onun tepsisi aynı değil ve olmuyor fazla geliyorsam. Peki ortada doldurmak için, sınırlarına dahil olmak için belkide aşmak, taşırmak için bile bir tepsi yoksa. Gerçekten olmayan bir tepsi, sınırlar ve kapasite için uğraşıyorsam. Gerçekten o insan hiç orada değilse, oralı değilse. Aslında tepsi yoksa.
Uğraştığım tek şey kendimi doldurmak, sınırlarıma ulaşmak, belkide bir hiç. Sadece ben. Kendimle olan mücadelem. Kendimi ya da orada bir yerde olan o tepsiyi doldurmadan, taşırmadan ya da içinde bile var olmadan ne olduğumu bilemeyeceğim.
Tepsi var veya yok. Ben varım. Ben var olduğum sürece ya ben o tepsi olacağım, dolduracağım, saracağım, taşıracak ve boşaltacağım ya da kendi kabımda, kendi testimde var olup kendimi dolduracağım.
Belki bir gün biri gelir beni alır ve kendi tepsisine döker, doldurur. Ederim kadar kabul eder ve devam ederiz. Bir oluruz.
Esenlikle kal ey Tepsi.