
Unutmak
Sorun hep…
“Hayır Osman sorun sende, bunları kendine sen yapıyorsun.”
İşte başlıyorum. Uzun zaman oldu ayrılışın(ın). Bir kaç günüm zor geçti. Neden? Daha önce de benzer bir şey yaşadım. Peki ne oldu? Hayır bu çok farklı.
Daha önce bu kadar uzak kalmayı, yaklaşmamayı isteyip de yakın olduğum olmadı.
Çok daha farklıydı. Neden? Korktuğum şeylerden kaçamadığım için mi?
Şimdi ne yapıyorsun peki?
İnsan kime mektup yazar? Ben yazdım. İlk mektubumda kısa sürede kaybetmekten korktum. İkinci mektubumda artık yanımda, yanında değildim ama yazdım, yazdım ama paylaşamadım…
Nasıl biri oldum ben? Bunu kendime kendim yaptım.
Ne yaptığımı neden yaptığımı anlamıyorsunuz değil mi? Neden?
Öyle bir düşüncem var ki, eğer bir insan mutlu olabileceği bir adım atıyorsa ve ben orada bir yerdeysem çekiliyorum. Git, mutlu olabileceğini düşündüğün yere git. Orda ol ve beni unut. Bende seni.
Aklından bile geçirme. Neden geçiresin ki neden aklımda olasın ki.
Ama hayır. Unutamıyorum. Aklımdasın. Neredesin, nasılsın, güvende misin, mutlu musun, seviyor musun, kim olursa olsun?
Neyim ki ben? Kimdim ki ben?
Ben sadece sevdiğim, değer verdiğim insanların mutluluğunu düşünen biriyim. Evet kendi mutluluğumun ve hayatımın içine etmek pahasına dair.
İnsanın kafası güzelken bir şeyleri söylemesi daha kolay değil mi? Öyle miyim?
Şimdi aklıma daha doğru şeyler söylemek için okuduğum birkaç kitap ve notlarım geldi. İşte onlardan birkaç dalavere.
Bir ağaç, bir bitki düşünün, büyüyüp gelişmesi için bazen onu budamak gerekir. İşte bazı düşüncelerimizden ve anılarımızdan kurtulmakta böyledir. Düşünceleri ve anıları budamalıyız ki yerine yenileri büyüyüp gelişsin.
Yıldızlar. Gökyüzüne bakıp saf, ap açık gökyüzünü izlediğimizde parlayan o yıldızları düşünelim. Onların ışıkları. Çok uzun zaman önce parladı ve bize ulaştı. Belki şimdi yerinde bile değil. Işığının bize ulaşması ve bizim onu görmemiz zaman aldı. Biz onun güzelliğini fark ettik ama o çoktan gitti. Belki de artık orada bile değil.
İşte kendi içimizde büyüttüğümüz o ışık, o sevgi, o belki de artık orada bile değil.
O dönüşünü beklediğimiz kişi artık döndüğünde aynı kişi değildir. Bizde belki aynı değilizdir artık.
“Ey zaman geçme dur biraz. — Tamam da ne zamana kadar?”
Bir suyun bir kuma ve kayaya etkisini düşünelim.
Bir insan geçer hayatımızdan ve onun karşısında biz bir kumsak, bizi çok kolay şekillendirebilir, bizde derin vadilere, oyuklara neden olabilecek izleri çok kısa sürede bırakabilir.
Biz bir kayaysak, çok zaman geçmesi gerekir üstümüzden. Su bizi yıllar yılı aşındırmalıdır. Ancak o zaman üzerimizde kalıcı izlere sahip olur. Bir etkisi olur.
Biz neyiz, ben neyim? Kum mu oldum kaya mı? Belki de su oldum iz bıraktım?
“Beni bulmamış olsaydın, arıyor da olmazdın. Ben olmazdım, sen olmazdın.”
Unutmak istediğim her günü hatırlıyor ve unutamıyorum. Döngüye giriyorum. Görmek, bilmek, hatırlamak istemiyorum.
İstiyorum, özlüyorum, arıyorum ama…
Daha iyisi, daha güzeli, daha doğrusu, daha olağan.
İnsan neyi unutmak ister. Güzeli mi? Kötüyü mü?
Sen neydin ki benim için?
Çirkin. Çirkin olsan bile…
Buda geçecek. Bunu da unutacaksın. Sen, sen çok fazla yaşıyorsun.
Unut.
Bunların hepsi birer ders, birer tecrübe. Neden lan neden?
Hergün ileriye, kendine, geliştir, üret ve unut.
İlerle, daha iyi ol. Daha güçlü. Kendin için ol.
Kafam iyi değil.
Neden bahsettiğimi anlamıyorsunuz. Kendinize zannediyorsunuz. Basit düşünceleriniz var. Anladığınızı zannettiğiniz.
Sadece yaşayanın, birlikte yaşadığım biliyor.
Hayat insana mesaj gönderir mi? Karşına birini çıkartır ve işler değişir.
Karşına bir olay çıkartır ve değişirsin. Karşına…
Neden bir şeyler yazmadın? Neden sormadın?
Hayır, soramazdım. İyi misin bile diyemezdim.
Neden?
Hala aynısın. Neyi düzelttin ki? Sen sadece kendin için varsın. Ne kadar çok birlikte olmayı istesen de sen sadece kendin için varsın.
Ben hep kendim için çalıştım, sevdim… Kendim için.
Aferin. İyi halt yedin. Seni korkak.
Sen var ya sen…
Seni özledim. Seni çok özledim, sıcaklığını, nefesini, sesini, gülüşünü, kızmanı, bakışını, şarkı söylemeni. Seni özledim.
Unutmalıyım. Özlemeyi de sevmeyi de.
Unut gitsin.
“Şimdiki zamanda kalmak için unutmak, ölmemek için unutmak, sadık kalmak için unutmak gerekir.”